Nisan 25, 2024

ah o kurgular…

ah o kurgular…

Kurgu… Ah o kurgular. Beynimiz, ne kadar da çabuk kanar kendi ürettiği kurguya. Ne kadar da kolay inanır onun gerçekliğine. Önce kendi kendimize gelin güvey olur, olmayan bir şeyleri düşüncemizde yaratır, sonra da kalkar inanıveririz onun gerçekliğine. İnanmak ne kelime, tüm duygularımızla, tüm bedenimizle tüm varlığımıza yaşarız o kurguyu…

Cennetin en yüksek mertebelerinde midemizde kelebekler uçuşurken kuşlar gibi hür cıvıldaşıp uçuşmamıza neden olan da kurgu; tıpkı cehennemin en derin yarıklarında, tenimiz zehirli kayalıklara bata çıka yüreğimizi kanatan gibi…

Birine kurgu diyoruz, diğerine olumlama. Her ikisini de aslında gerçeğin yalınlığından kaçmak için kullanıyoruz. Oysa gerçek ne masallardaki gibi hayali, ne korkularımız kadar yalan. Sade, duygusuz, hatta anlamsız. Sadece olduğu gibi. Yaşanılana tüm anlamı, duyguyu, algıyı katan ise bizim algımız. Yaşanılanı yaşanılan yapan da bu zaten. Oysa, yaşamımızdaki her şeyi, ama her şeyi arındırabildiğimiz an onlara kattığımız anlamdan, uyanmış ve gerçeği görüyor olacağız: Sade, net ve açık!

Derin bir kurgu savaşından çıkmak göründüğü kadar büyük bir çaba da gerektirmiyor aslında. Kurgu yaptığını bilmesi yetiyor insana. Ve eğer kendi fark edemiyorsa bunu, evren her zaman çıkarıyor yoluna kurguyu fark etmesini sağlayacak bir şeyler. Bazan telefonunuz çalıyor, bir arkadaş ahizenin öte yanında, tam zamanında tam da ihtiyacınız olan sözü söyleyiveriyor. Bazan bir hikaye düşüveriyor posta kutunuza, tam da gerekli olan mesajı veren. Bazan radyoda çalan bir parça, bazan pencerenin önüne konan bir kuş, hatta gökteki bulutlar… Tam zamanında, orada, hatırlatmak için insana gerçeğin kurgudan bağımsız olduğunu.

Tam zamanında gönderir evren işaretleri ve cevapları, tam zamanında!

Yeter ki sen, hazır ol, görmeye, duymaya, algılamaya.

Güzel bir gün dilerim her birinize, yaşamak ve yaşatmak için…

Dalia MAYA
17/01/2013
12:42

Benzer yazılar

Yorum yazılmamış.