Nisan 25, 2024

Evrim hep ileri doğru

Evrim hep ileri doğru

“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözünü her duyduğumda 40 yıldır öğretmenlerim gelir aklıma. Önce yuva öğretmenim çok sevgili Behice Gökakın ve ilk okul öğretmenin bir tanecik Nermin Karasan Aşçıoğlu gelir neredeyse eş zamanlı bir şekilde. Asla çözemedim hangisi önce gelir aklıma, önemli de değildir zaten. Sonra yaşam boyunca okuduğum okullarda karşılaştığım, kimi zaman sınıfında okuma şansına eriştiğim, kimi zaman erişmesem de kendilerinden feyz aldığım tüm diğer şahsen tanıştığım öğretmenler gelir. Çocuğumu büyütürken iş birliği yaptığımız öğretmenler gelir.

Bir süre sonra, anne, babalarımızın da, hatta ailemizdeki tüm büyüklerimin de bir çeşit öğretmenim olduğunu kavramaya başladım. Derken sadece büyüklerimin değil ama akranlarımın da bir anlamda anbean üzerimde bir öğretmenlik hakkı olduğunu fark etmeye başladım.

Çocuklarımız… Çocuklarımız, biz onları eğittiğimizi sandıkça, nasıl da güzel bir şekilde, aslında bizleri eğitiyorlar.

Evrim hep ileri doğru işliyor. Böyle düşününce, farklı algılamaya başlıyor insan “boynuz kulağı geçer” atasözünü. Elbet geçecek. Elbet çocuklarımız bizlerden ileri gidecekler. Zaten bizlerden daha ileri donanımlarla, daha açık bir algılama becerisi ile bizlerden ileri bir dünyaya doğuyorlar. Bakınız, masallarımıza dahi yansımış bu kadim bilgiler: “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde ben ninemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken”.

Büyüklerimiz, küçüklerimiz, akranlarımız, dost dediklerimiz ya da düşman bildiklerimiz, hatta gözlemlediğimiz hayvanlar, doğanın kendisi, yaşamın ta kendisi ve tüm bunları algılayıp değerlendiren biz kendimiz… Kim ya da ne değiyorsa yaşamlarımıza, bazan gerçek, bazan da özellikle içinde yaşadığımız şu teknolojik çağda sanal olarak, kim değiyorsa yaşamlarımıza, ruhlarımıza, yüreklerimize ya da aklımıza, hepsi ve de her biri birer öğretmen bizlere.

Daha da ilerledikçe düşüncelerimde fark ediyorum: Yaşam an/ının kendisi bir öğretmen her birimize!

Ne çok şeyi kapsıyormuş bir Öğretmenler Günü… Her an yürekleri öpülesi, her bir öğretenimizin.

Bir yanı ile bunca etkiliyor en başta tekrar ettiğim bu değerli söz.

Bir yanı ile hala, hatta şimdi daha çok yadırgıyorum. Bana öğretenin kölesi olmak bir anlamda geçmişe takılı olmak düşüncesini getiriyor aklıma. Kölelik bağlıyor kolumu, kanadımı, yüreğimi… Öyle ya, evrim hep ileri ve hep gelişmeye doğru ise, geçmiş an/lara kölelik, bağımlılık evrimin gerçekleşmesine bir engel teşkil eder gibi…

Öğretenimin kölesi olmak yerine, öğretme akdini ileri götürmek, paylaşmak, öğretme ışığını yaymak fikri daha ağır basıyor. Diyorum ki, kölesi olacaksam öğretenimin, onun ışığını, sevgiyi, şefkati yayma konusunda kölesi olayım. Böylece, belki de, ufak da olsa bir katkım olur o ışığın katlanarak genişlemesine.

Teşekkür ederim, her birinize, öğretmenim olduğunuz için.

Dalia MAYA
24/11/2013
13:05

Benzer yazılar

Yorum yazılmamış.