Nisan 25, 2024

Sevgi Varlığı

Sevgi Varlığı

Komşunu kendin gibi seveceksin diyor Levililer 19:18’de. Komşunu kendin gibi sev. Çok açık çok net bir emir ifadesi. Değil mi?

Oysa bir o kadar da karmaşık. Zira öncelikle komşunun kimliğinden bahsetmiyor bu ifade. Öyle olunca da, kim olursa olsun komşun, onu sevmen gerektiğini emretmiş oluyor. Komşunun kimliğini, etiketini, iyi ya da kötü yanlarını düşünmeye hiç alan açmadan onu sevmen gerektiğini söylüyor. Sözün açıkça söylediği sadece, komşunu nasıl sevmen gerektiği: Kendin gibi! Yani kendinmiş gibi. Yani kendini sever gibi. Kendini nasıl seviyorsan, öyle seveceksin komşunu. Komşun dostun olabilir, düşmanın da olabilir. Her şekil ve şartta onu kendin gibi sev diyor. Düşmanın bile olsa sev. Bir taraftan bunu derken bir taraftan da susuyor. Sözün sessizliğinde her şeyden önce kendini sevmen gerektiğini susuyor. Oysa kendini sevmeyen, bir başkasını sevebilir mi? Hele hele kendinden farklı olduğunu düşündüğünü, hatta daha da ötede düşmanını sevebilir mi?

Talmud’un bilinen hikayelerinden biridir Rabbi Hillel’in hikayesi. Hatırlayalım: Günün birinde bir putperest, önemli Yahudi din adamlarından biri olan Hillel’e gelir ve der ki: “Tek ayak üstünde durabileceğim kadar kısa bir sürede bana tüm Tora’yı öğretebilirsen, ben de Yahudiliğe geçeceğim.” Hillel cevabını hemen verir: “Sana yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma. Bütün Tora bundan ibarettir. Gerisi sadece yorumdur. Git ve çalışKomşunu kendin gibi sev diyor yüksek sesle, ama “kendini sev’i, hele hele kendini komşun gibi sev”i susuyor. Önce gidip kendini komşun gibi sevmeyi – sanki sen kendin değilmişsin de komşunmuşsun gibi kendini sevmeyi- sonra da kendini kendin olarak sevmeyi çalışman ve öğrenmen gerekiyor. Bunu öğrendiğinde, kendinin komşudan komşunun da senden farklı olmadığını da fark etmiş olacaksın çünkü. Ancak o zaman kendini komşun, komşunu da kendin gibi sevmeyi öğrenmiş olacaksın. Ancak o zaman yüzeysel farklılıklar silinecek, “öteki” bilinci algından yok olarak, yerini “birlik” bilincine bırakmış olacak. Nihayet, ancak her birimiz kendimizi bu şekilde sevmeyi öğrendiğimizde, insanın insandan farkı olmadığını idrak etmiş olacağız. Ancak o zaman “komşunu kendin gibi seveceksin” sözü içindeki tüm suskunluklardan arınarak –kanımca, naçizane- bir kural olmaktan vaz geçecek. Çünkü o zaman insanın özü açığa çıkmış olacak.

Bir şiirle bitirelim

Değer verdiğin kadar değerlidir her şey

Korktuğun kadar korkutucu
şaştığın kadar şaşırtıcı

Ve

Sevdiğin kadar sevgilidir
Her şey.
Kızgınlık, öfke, şaşkınlık, korku
ve daha niceleri, ve sevgi ve aşk…
bir kimyasal süreçtir yaşanan.
Anlamsızlığını anladığın an

Kızmanın, öfkenin, korkunun
salgı biter,
yok olur tüm duygular!

Yeter ki fark et, sevgi derken
aslında beklentide olduğunu
ilgi istediğini, sevilmek istediğini
şefkat aradığını, okşanmak istediğini
sevmekten çok.

Anladığın zaman
anlamsızlığını beklentinin
yok olur hepsi duyguların
sen kalırsın geriye
sonsuz hiçlikte

Tam ve bütün
Sen!
Sen ki zaten
tüm insanlar gibi
Sevgisin
Tek
Yalnız
Ve bütün
Sevgi varlığısın
SEVGİ VARLIĞI…

Dalia MAYA
 

 

Bu yazı Şalom Derginin Eylül  2017 tarihli sayısında Dalia MAYA’nın İsimsiz isimli köşesinde yayınlanmıştır.

Benzer yazılar

Yorum yazılmamış.