Nisan 28, 2024

Sözün büyüsü

Sözün büyüsü

Sözün büyüsü vardır. Söz buluşturur. Birleştirir. Bazen ötekileştirir. Nasıl kullanırsanız, öyle geliştirir.

Çin’in sarp kumtaşı zirveleri, derin oyulmuş nehir vadileri ve sisle örtülü çeltik tarlalarından oluşan, yüzde sekseni dağlarla kaplı uzak ve ırak bir yöresinde gizli bir lisan konuşulurmuş. Yaklaşık 400 yıl kadar önce, kadınların babaları, kocaları ve oğulları tarafından zapt edilme geleneklerine karşı olarak geliştirdikleri gizli bir silahtır bu lisan. Sadece kadınlar bilir bu lisanı, sadece kadınlar konuşur. Dağların arasında kaybolmuş, birbirlerinden bağımsız gelişmek durumunda kalmış, yamaç mezralarında yaşayan topluluklar düşünün. Eğitim yok. Fırsat yok. Fırsat eşitliği hiç yok. Kadınlar sadece eşlerine, babalarına ve oğullarına hizmet etmek zorunda. Toplum içinde dertlerini, tasalarını konuşmaları da ayıp karşılanıyor. Kız çocuklarının ayakları küçük yaştan itibaren sıkı sıkı bağlanıyor, büyümüyor. Ağrılar içinde yürüyorlar. İşte bu unutulmuş yörelerdeki bir grup kadın 400 yıl kadar önce kendi yollarını çizmeye karar veriyor ve Nishu* ismi verilen bu lisanı kullanıma geçiriyorlar.  Bu lisan aracılığıyla hayallerini, onurlarını ve ortak deneyimlerini şiirsel bir şekilde paylaşıyorlar. Bu sözlü bir lisan değil. Bu bir yazı lisanı… Zaten Nishu, ‘kadın el yazması’ demekmiş. Nishu lisanının harfleri bu kadınların içsel güçlerini ve güzelliklerini simgeleyen zarif, dişil figürler. Nishu, eğitime erişimi olmayan bu kadınların toplumsal sınırlamaların çok dışına çıkarak birbirlerinden güç aldıkları birleştirici, destekleyici bir silah. Anneler kızlarına öğretiyor. Farklı ailelerin kızları birlikte çalışıyor ve aralarında bir çeşit kız kardeşlik ruhu doğuyor. Çoğu okuma yazma dahi bilmedikleri için önceki yazılmışları kopyalayarak çalışıyorlar. Kadınlar bu yazıya duygularını döktüler. Neşeli dostluk sözlerini yazdılar. Doğum günü mesajları yazdılar, şiirler yazdılar; hayallerini, pişmanlıklarını yazdılar. Mendillere, başörtülerine, yelpazelere yazıyorlar sonra da ortak buluşmalarda birbirlerine geçiriyorlardı. Yavaş yavaş bir kadın kültürü gelişti. Bu durum kadınlara zamanın birçok toplumunda bulunmayan bir özgürlük alanı açmıştı.

Bu lisanın varlığını dünya, uzun yıllar sonra 1980’lerde öğrenir. Ancak lisan da zaman içinde yok oluyor. 2000’lerin başında lisanı konuşan son kadın da ölünce Nishu, unutulmuş lisanların arasında yerini alır. Günümüzde sadece Nishu müzesinde bir çeşit kaligrafi dersi olarak öğretilen bu lisan geriye önemli bir miras bırakmıştır: Durum ne olursa olsun, sorun ne kadar çözümsüz görünürse görünsün, kardeşlik ve dayanıklılık ruhu ilham verici bir güç yaratır.

Sözün büyüsü vardır.  Söz birleştirir. Öğretir. Düşündürür.
Nasıl kullanırsanız, öyle geliştirir. Söz -Nishu lisanında olduğu gibi- bazen da söylerken örter, açık ederken saklar.

Nasıl kullandığınıza dikkat edin. Çünkü söz yaratır. İlişkilerinizi yaratır. Ya da yıkar. Güçsüzlüğünüze ya da gücünüze güç katar.  Bazen da yok eder.  Ezcümle yaşamı şekillendirir.

O yüzden, bulunduğunuz ortamda, söz sırası size geldiğinde, size söz verildiğinde, sözünüze dikkat edin. Nasıl kullandığınıza dikkat edin. Çünkü sözünüz, yaşamınızı yaratır.

 

Meraklısına not:
Nishu bilindiği kadarıyla dünyadaki kadınlara özel olan tek lisan. Bazı uzmanlar yalnızca kadınlara özel bu dilin Song Hanedanına (960-1279) ve hatta 3000 yıldan daha eski olan Shang Hanedanlığına dayandığına inanıyor.

 

Dalia Maya

Bu yazı Şalom Gazetesinin 21 Haziran 2023 sayısında Dalia Maya’nın İsimsiz isimli köşesinde yayınlanmıştır. İlgilenen için link: https://www.salom.com.tr/koseyazisi/127792/sozun-buyusu

Benzer yazılar

Yorum yazılmamış.