Hayırlısı… Ne çok kullanageldiğimiz bir laf. Nesillerdir… Nesilden nesile öğrenilen, attığımız her yeni adımda -yeni bir iş kuracağız mesela, ya da ne bileyim bir karar aşamasında sevdiğimiz- kimi zaman sessizce, ta derinlerimizde bir yerden, o derinliklere işlercesine, kimi zaman yüksek sesle, sanki etrafımızdakileri olduğunca kendimizi de ikna etmeye belki de daha çok olanı kabullenmeye çalışır gibi.. Dilimizden düşürmediğimiz onca laf arasından bu takıldı bugün aklıma. Hayırlısı!
Oysa..
Yaradan (Allah deyin adına, ya da Rab, dilerseniz de günümüzün trend yaklaşımı ile evren) zaten, her ne olursa olsun, evlatları için en iyisini yaratmıyor mu? Çarkın en mükemmel şekilde dönebilmesi, en hayırlı şekilde gelişimini devam ettirebilmesi değil midir onun da yolu? O zaman zaten hayırlısı değil midir olan, yaşanan her ne ise?
Sorun galiba, insanın bunu fark edememesinde, bütünün paçası olduğunu ve bütünün hayrına olanın parçanın da hayrına olduğunu algılayamamasında yatmakta… Bütünden koptuğunda oluşan ayrılık “hayırlı” olanın da değişken olmasına inancı getirmekte (mi) ?
Dalia MAYA
29/05/2012
08:11
Yorum yazılmamış.