Nisan 25, 2024

Seçim Senin

Seçim Senin

Henüz ufak bir kız çocuğuydum. Ufaktım, saftım. Diyebilirim ki aptallık derecesinde saf…Çok okurdum. Kitaplardı en iyi dostum. Ne ağabeyim, ne sınıfımdaki arkadaşlarım, beceremezdim kimseyle arkadaşça geçinmeyi. Hep dışlanmış, hep yalnız, hep beceriksiz, kendine güvensiz, hep öteki! Buydu işte hissettiklerim. Kim ne derse alınır, üzülür, çekilir köşeme, hatta ağlardım da çokça. Garip garip, uyduruk uyduruk isimler takardı ağabeyim bana… Çoğunu hatırlamıyorum bile artık. Hatırladığım, ne kadar yaraladığı idi bu isimlerin beni. Hele bir de en çok sevdiğim bir insandan gelince, daha da ağır gelirdi yüreğime. Görmezdim, göremezdim bir türlü, bunu yaparken sevgisini paylaşmaya çalıştığını. O kadar görmezdim ki, o beni ağlatıp ağlatıp sonra sarılıp öptüğünde bile o sarılmayı hem çok değerli kılanın hem de aynı anda değersizleştirenin slında kendim olduğunu bile farkına varamazdım. Akşam olup da gelince babacığım eve, başlardım şikayete.. “Şöyle dedi bana, böyle dedi, köftehor dedi!” “Kızım derdi” babacığım gülerek, “o sana köftehor dediyse, sen köftehor mu olacaksın sanki? Görmüyor musun, oynamakta seninle. Sen bozuldukça daha çok gelecek üzerine. Hem şimdi ben sana git at kendini camdan aşağı desem atacak mısın? Ya katılacaksın bu oyuna eğlenerek, ya da hep köşende kalacaksın yaşam boyu, bir başına. Seçim senin!”
Yıllar geçti… Büyüdük, kendi çocuklarımız oldu. Onlar bile geçtiler o yaşları. Öte yanda, bakıyorum, yaşamda, oyun hep aynı oyun. Seçim ise her zaman biz oyuncuların:
Ya katılacağız oyuna, ya da hep kalacağız köşemizde, bir başımıza, kendi kurgularımızla.

Dalia MAYA
06/11/2012
14:20

Benzer yazılar

Yorum yazılmamış.