2013 yılı diye adlandırdığımız ve 12 ayla sınırlandırdığımız bir yaşam döneminin sonuna geldik. Her ne yaşadıysak, iyi ya da kötü olarak adlandırdığımız, silikleşip yok oluyor. Bu aslında her an oluyor. Geçmiş dediğimiz bizi ana taşıyan bir merdiven. Her bir basamakta bir öncekiler yok oluyor. Her bir basamak sonrakilere gebe. Ancak sonrakiler önümüzde görünür değil. Tıpkı zifiri karanlık bir odada, ya da ağır bir sis içinde ilerlemek gibi… Her adım yeni bir görüntü.. Bir sonraki adımda içine düşeceğin bir çukur mu var, ayağını çarpıp canını acıtacak bir duvar mı, yoksa enfes kokusuyla seni sarhoş edecek bir çiçek bahçesi mi… Bilmiyoruz. Bilmeden ilerliyoruz yaşamda… İleri doğru değil, ama kendimize doğru, misyonumuza doğru, her an yepyeni bir ben’e doğru, bire doğru. Bazan anlamıyoruz; sınırlıyor, etiketliyor, kendimizce şekillendiriyoruz yaşamı. İyi diyoruz, o anki algımıza göre bizi rahatlattığını, mutlu ettiğini sandığımız deneyimlere. Ya da kötü diyoruz, bizi hırpaladığını, canımızı acıttığını, üzdüğünü düşündüklerimize. Oysa tüm bunlara yaklaşımımız ve tepki verme şeklimizdir yaşam.
Bu deneyim ve tepkilerden öğrenip geliştikçe bir basamak daha çıkıyoruz yaşamda. Bazan indiğimizi düşündükçe çıkıyoruz daha yükseğe, bazan da yükseldiğimizi sandıkça aşağı iniyoruz yanılsama içinde.
Geçmiş dediğimizde ne varsa, bağımlısı olmak yerine bırakma zamanı bu gün. Yeniye açık olmak, evrenin enerjisini ta içimizde hissetme günü bugün. Bırakmalı, gönül rahatlığı ile, ne varsa sıkı sıkı tuttuğumuz, bırakmalı, akıp gitsin üzerimizden. Üzerimizden aktıkça, katılmalı yaşamın, evrenin o şahane şarkısına… Akıp gittikçe hissetmeli akışın bütünlüğünü, evrenle, benden biz, bizden bir olabilme deneyimini.
2013 dediğimiz dönemde ne bırakamadıysak, şimdi bırakalım. Bırakalım ki yepyeni, pırıl pırıl birer ben, bir olarak yeniden doğalım yepyeni güne.
Dalia MAYA
24/12/2013
Yorum yazılmamış.