Nisan 19, 2024

Öyle bir yer…

Öyle bir yer…

Öyle bir şey var ki, tüm o kavgaların ardında… hayatla tüm alış verişlerin, tüm çatışmaların ve hatta tüm savaşların sonrasında… Gerçeği tam da olduğu gibi görebilmeyi öğrendiğin anda… Öyle bir yer var ki.. Ne itilim ne çekilim var orada. Ne her hangi çatışma var ne esip gürleyen duygular… Düşünceler bile… Nihayet… en sonunda sessizce çekilirler beyninin kıvrımlarından…

Öyle bir yer ki orası, dingin. Kendini rüzgarın kollarına bıraktığın, -bir yaprak gibi diyeceğim, ama hayır o da değil- belki, rüzgarda bir salkım söğüt misali… Kendi özünde sağlam durup da aynı anda çevrende olan bitene göre hafifçe pozisyon aldığın… o yüzden de salınır gözüktüğün…

Ya da işte, şimdi şu anda karşımda dalga dalga oynaşan; bak hiddetle köpüren demiyorum; tatlı tatlı oynaşan deniz gibi… Etkilenir gibi gözüktüğü halde, aslında bütününde etkilenmeyen… Kendisine atılan bir taşı halka halka genişleyerek kabul eden deniz gibi…

Kılını bile kıpırdatmadan değil, umursamadan hiç değil, ama zarar almadan kabul ederek… Ve olanı olduğu gibi duygu ve düşünce katmadan kabul etme, hatta yapmadan, etmeden, olanla bir olma hali . İşte , tam olma halin olduğu yer, o yer.

Güncel, popüler terimle, egoların bas bas bağırmadığı… Sessiz, naif, sakin ama güçlü, sağlam ve zarar almaz.

Kendinle barışık, kendinle tam ve bütün, kendinle kendine olduğu o yer.

İşte orada ne söz var söyleyecek ne sır var yazacak ne gözyaşı ne de kahkaha… Belki bir melodi mırıldandığın, biz ezgi, evrenin söylediği…

Tam orada bekliyorum bu gece seni… Gelmezsen canın sağ olsun, gelirsen, güllük gülistanlık.

Dalia Maya
Tammuz 2018

Benzer yazılar

Yorum yazılmamış.