Geçtiğimiz günlerde SALT Galata’da açılan bir sergi, yakın tarihimize renk katan Türkiye’nin ilk kadın illüstratörlerinden ressam Sabiha Rüştü Bozcalı’nın yaşamı ve az bilinen üretimine ışık tutuyor. Sergi, 28 Şubat’a kadar mekânın -1 katında izlenebilir.
Tarih majör olayların ışığında yazılıyor. “Oysa daha minör, daha küçük tarihlere bakmak, kenara köşeye bakmak, göz ardı edilmiş olana bakmak çok gerekli ve önemli” diyor Vasıf Kortun, ressam Sabiha Rüştü Bozcalısergisinin basın toplantısında. Hakikaten tarih, her ne kadar majör olaylar üzerinden yazılıyorsa da, toplumların geçmiş hatıraları minör olaylar üzerinden de renkleniyor, aydınlanıyor. Belli bir yaşın üzerinde olanlarımız ilk bakışta hatırlar mesela Yapı Kredi Bankasının ‘leylekli’ reklamlarını ya da tombul gülümsemesini koskocaman, yusyuvarlak gözlü bebeğin… Baktığı anda, geçmişe bir kıvılcım yanar. Hafızalarımıza işlemiştir çünkü o karakterler bir şekilde. Okunan kitapların etkisiyle çizimler bütünleşmiş, kimi belleğin karanlıklarında kaybolmuş, kimi fırında pişen ekmeğin kokusunu, kimi arkadaşlarla oynanan oyunun sahnesini hatırlatmıştır size. Mesela Vasıf Kortun için, “Kimi zaman imajları ile hiç beklenmedik bir canlı bir erotizm ile” Sabiha Bozcalı’nın desenleri, hiç de unutabileceği bir şey değilmiş küçükken. “Özellikle erkek kızlar…” Bu kadar net hatırlasa da bilmez çoğumuz o leyleği, o bebeği, o kadını kimin çizip yarattığını… O çizimin sanatçısının nasıl bir yaşam yolunda evirildiğini, kim olduğunu…
Oysa kitap, gazete ve reklamlara yaptığı çizimler kadar, yağlı ve sulu boya resimleri ile de öne çıkmış, Anadolu’da olduğu kadar eğitimini sürdürdüğü Paris ve Roma’da da sergiler açmış, eserleri beğeniyle karşılanmış, Osmanlı İmparatorluğundan Cumhuriyet’e geçiş döneminde yetişmiş değerli bir ressam ve Türkiye’nin ilk kadın illüstratörlerinden biridir Sabiha Rüştü Bozcalı.
Yolculuk, Bozcalı ailesinden Melahat Behlil’in, özenle sakladığı evrakları SALT’a devretmesi ile başlıyor. “Bu materyali korumamıza verdikleri için” aileye teşekkür ediyor Vasıf Kortun. “Korumamıza diyorum, sahiplik demiyorum. Kültür kurumlarının yapması gereken korumak, sahip olmak değil, özellikle kamu için korumak, kamudan korumak değil.”
SALT ekibi, kendi alanlarında etkin ve yetkin dış dostlarının da desteği ile her bir parçayı özenle incelerken arşivin “havalandırılması ve paylaşılması gereken bir şey olduğunu” hissediyor ve “o yüzden ne kadar ileri itekleyebiliriz” diye düşünüyorlar. “Sergi olarak değerlendirmek gerekiyordu.” diye ekliyor Vasıf Kortun, “Üstelik görülmemiş bir hafifliği de vardı. Genel olarak çok ciddi tarihlerle irdelenen işler yapılıyor. Bir de mikro tarihler, az bilinenler, göz ardı ettiklerimiz, bildiğimiz ama hatırlamadıklarımız var. İstanbul ansiklopedisi de öyle, Reşat Ekrem Koçu kitapları da öyle, gazetelerde çıkmış illüstrasyonlar da öyle… Biliyoruz ama ne olduğunu da bilmiyoruz.”
Ancak bu evraklar Bozcalı’nın erken dönemine işaret eden parçalar. Ressamın yağlı ve sulu boyalarının yanı sıra, 50’li yılların Bab-ı Ali ressamlığına yönelik çalışmalarını, yaklaşık iki yıl kadar önce İstanbul Şehir Üniversitesine devredilen Taha Toros arşivinde bulacaklarını düşünüyorlar. Zira Taha Bey ile Sabiha Hanım’ın uzun yıllar süren bir ilişkisi olmuş. Nitekim, İstanbul Şehir Üniversitesi arşivlerinden destek alarak serginin kapsamını genişletmek mümkün oluyor. Böylelikle ressam Sabiha Bozcalı’nın yağlı boya, sulu boya ve çizimlerinin yanı sıra, günlükleri, dostları ile yazışmaları, sergi katalogları, seyahat notları, hakkındaki gazete kupürleri, ya da illüstre ettiği özellikle de Reşat Ekrem Koçu kitapları, dönemin meşhur İstanbul Ansiklopedisi, mektuplar, kart postallar, fotoğraflar, kimlik kartları, el yazısı boya formülleri dahil oluyor. Üstelik tüm bu evraklar ressam Sabiha Rüştü Bozcalı’nın yaşamını ve sanatını izleyicinin önüne bir kitap gibi açarken bir dönemin yaşam şartlarına, politik ve toplumsal açıdan bir bakış getirmekle kalmayıp mesela neo-empresyonist ressam Paul Signac’ın mektupları ya da Bozcalı’nın notları üzerinden dönemin sanata bakışı ve sanat anlayışı açısından da bir fikir yaratıyor.
Tangoseverler, bu sergi hep resim ve yazı değil biraz da müzik
Belgelerin arasında Sabiha Bozcalı için düzenlenmiş bir tango da bulunmuş. “Kendisinin akordeon çaldığını biliyoruz” diyor Lorans Tanatar Baruh, “Bu tangoyu da sergiye yerleştirmek istedik”. Notaların yanı sıra, şeffaf bir şekilde tasarlanmış sergiyi gezerken tangoyu Ozan Akgöz’ün sesinden dinlemek izleyiciyi doğrudan ressamın yaşamına taşıyor.
Büyük holdinglerin sanata katkısı
Ressam Sabiha Rüştü Bozcalı sergisinin gerçekleşmesinde önemli bir katkı da SALT ile ilk defa bir işbirliğine giren Global Yatırım Holding’in desteği. “Ticari anlamda büyürken diğer misyonumuzu, topluma olan borcumuzu hiç unutmadık. Tüm şirketlerin bu konuda hassas davranması gerektiğini düşünüyorum. Hepimizin topluma borcu var. Sosyal sorumluluk projelerinde özellikle de kültür sanat ve eğitim projelerinde kendimizi gösterdik. Şuna inanıyoruz, toplumlardaki aydınlığı ferahı sağlayacak çok önemli başlıklardan birisi kültür sanat ve eğitime olan yatırımlardır. Toplumun mutlu olması için önemli bir payda olduğunu düşünüyorum kültür sanatın.” Holdingin kurumsal iletişim ve insan kaynakları grup direktörü Göknil Akça’nın bu sözleri alkışa değerdi.
Bozcalı’ının endüstri konulu birçok resmi, sergi listelerinde olmasına rağmen, bu eserlerin şu anda nerede olduğu bilinmemekte. Müzelerde ve özel koleksiyonlarda sadece manzara ve natürmortları bulunuyor.
Dalia MAYA
03/02/2016
Bu yazı Şalom Gazetesinin 03/02/2016 tarihli sayısında yayınlanmıştır. İlgilenen için link: Sabiha Rüştü Bozcalı’nın Yeniden Hayata Dönüşü
Yorum yazılmamış.