Nisan 19, 2024

Uçabilsinler diye…

Uçabilsinler diye…

Belki de başarı eski ortamlarda, alışılmış sınırların içinde yepyeni keşifler yapabilmekti. Sınırın ataletine gömülmeyip sınırın içinde ya da onu esneterek, genişleterek yeniliklere yelken açabilmekti.
Heyecan, insanın içinde yaşattığı ama dışarıyı yöneten bir araçtı belki de. İçsel coşku dışsal davranışlarını; psikolojisini hatta kişiliğini yönetiyordu.
Heyecan -yaşam coşkusu ile beslenen yeninin heyecanı- alışkanlıklar denizinde boğulmayacak denli büyük olduğunda başlıyordu bilinmeyene yolculuk. Öyle bir yolculuk ki yine ve her zaman yeniye merakın büyüklüğü oranında taşıyordu kişiyi yeni bir ana, yeni bir şehre, yeni bir ülkeye… yeni bir hayata… Buydu sanırım kardeşim “New in town /şehirde yeni” olmanın sırrı.

Alışkanlıkları zincirleriydi insanın; ve heyecanları kanatları…
Zincir ile kanatlar arasındaki rekabet belirliyordu ruh halini.
Zincir geçmişi idi; kanatlar geleceği. İkisinin çatışmasında an gerçekleşiyordu: hayat tam da bundan ibaretti aslında.

Sevdiklerinize bir çift kanat hediye edin o halde… Ekonomik şartları, şunu bunu bahane etmek yerine… Uçabilsinler diye hayallerine…

*****

Ve asla unutmayın kendinizi de… Bir çift kanat alıp takın ruhunuza… Uçmak için en korktuğunuz adreslere! Korku, alışkanlıkları kırmayı engellemenin adıydı çünkü… Bahanenizdi kendinize yutturduğunuz! Halbuki mutluluk, zincirleri kırdıktan sonra deneyimlediğiniz idi! Başarının adıydı mutluluk! Hayallerinizi yaşamaya başladığınızda deneyimlediğiniz haldi esasen… Dengede, sevgide, coşkuda ve aşkta!

Bir çift kanat hediye edin kendinize… Uçmak için kendinize yapıştırdığınız tüm “ben” etiketlerinin ötesindeki özünüze….

 

Dalia MAYA
28/07/2018

Benzer yazılar

Yorum yazılmamış.