Geçirgen ve geçişgendir zaman. Peş peşe ya da üst üste olduğunu varsayarız oysaki bir bütündür zaman. Kum taneleri misali üstten düşerken kimi altlara kayar kimi üstlerde kalır. Bilemezsiniz hangisi üste hangisi hangi araya girer. Ya da sıktığınız limonun suyunu sıkacaktan bardağa dökersiniz… Yok bu da olmadı. En güzel benzetme rakı sanki… Alkol olarak düşünmeyin –ki o da burada önemli- rakıyı koyduğunuz bardağa suyu eklerken, su döküldükçe rakıya karışır. Hangi damla önce gelmiş, hangisi sonra: belli değil! Bir bütün olur bardağın içinde, yaşam olur. Bazan uyaran, bazan uyuşturan, acıtan ya da güldüren… Yine de her yudum birbirine sarılan… İşte böyle bir şey zaman dediğimiz de.
Ne yatay ne de bir çizgi… Ne peşi sıra, ne üst üste! Öyle gibi algılasak da geldiği andan itibaren beni ben yapan, karıştırdıkça buluşturan, buluşturdukça bulandıran, unutturan ya da hatırlatan, acıtan ya da okşayan… O yüzden karıştırmamalı belki de çok fazla; keyif almaya bakmalı yaşamdan henüz yaşarken ve önümüze gelen hediyelerini kabul etmeli, tutmalı, sarmalı sevgiyle… Acıları, hüzünleri, zorlukları aşmalı yine sevgi dolu bir cesaretle. Öyle şişede durduğu gibi durmaz rakı… Yaşam da başımıza geldiği gibi kalmaz. Gelene/olana/gidene bizim verdiğimiz tepki belirler yaşamımızın kalitesini, güzelliğini, bolluğunu ya da yokluğunu… Sevgiden olursa tepkimiz, sevgiyle dolar yaşamlarımız da.
Dalia Maya
Yorum yazılmamış.