Kendinize çocuk kitapları alır mısınız hiç? Ben bugün bile çocuk kitaplarına göz atmayı, zaman zaman elime alıp resimlerinde dolanmayı, kısa ve öz yazılarını okumayı, mesajlarında düşüncelere dalmayı çok severim. Yine bir kitapçıda dolanırken, müzelerden bahseden bir çocuk kitabı ile karşılaştım. Müzeler hakkında genel bilgiler verdikten sonra, okurlarına ‘kişisel müzeleri’ni de yaratabileceklerini hatırlatıyor ve çocuklara doldurmaları için bırakılan sayfalarda bu müzede neleri barındırmak istediklerine dair yaratıcı sorular soruyordu. “Sizin müzenizde neler sergileniyor? Neleri biriktirmeyi seviyorsunuz? Nasıl farklı bir müze yaratmak isterdiniz?”
Kitabın sorduğu birkaç sorunun ardından, okur ister istemez kendi soruları ile de konuyu geliştiriyordu. Hangi düşünce ve duyguları sergilerdim kendi kişisel dünyamda? Kabuklaşmış, zaman içinde işlevini yitirmiş, bana artık hayrı dokunmayan, belki yolumu tıkayanlar olduğu kadar, yenileri, zaman içinde dönüşenleri, yazılarımı, bazan hiçbir yerde yayınlanmasa da aklımın bir köşesinde, telefonumun notlarında, karalama defterimin sayfalarında kaybolup yiten sözlerim olurdu sanırım benim müzemde.
Sofrasını, mutfak ve yemek kültürü üzerine farklı tatlarla, tabi ki dostlarıyla donatan sevgili Selda Güleç ve arkadaşlarının müzesi sanırım İstanbul’da ya da Seyr-ü seferlerinde Kürşat Başar’la ya da- belki de arasanız da kolay ulaşamayacağınız- Orhan Şallıel gibi sürpriz değerlerle kulakları olduğu kadar ruhları da besleyen sohbetlerle, bazan bir tarlada hasat anında, bazan bir bağda Anadolu’nun dört bir köşesinden yıllar içinde toparladıkları ve bir akşam, dost meclisinde dile gelenleri muhteşem bir spontane konserle yüreklerimize hatırlatan, aşka gelen şarkılarla, türkülerle şenlenirdi..
Anılar da eklenirdi müzemize… Annelerimizin anlattıkları, bizi biz yapanlar.
Türk Musevileri Müzesi de nisan ayına hızlı girdi bu anlamda. Dr. Yosef Sevi’nin yazdığı Balat’tan Aşkelon’a kitabının lansmanı yapıldı bu hafta sonu. Geçtiğimiz aylarda 100 yaşına giren siyaset adamı Morris Gabay’ı davet etmeye hazırlanıyor önümüzdeki günlerde. Bir asra tanıklık ettiği gibi, topluma katkıda bulunduğu için de… Foto Gagin gibi dönemin önemli bir stüdyosunun arşivlerinden Müze’nin duvarlarına yerleşen fotoğraflarda İzmir Yahudilerinin geçmişinde kaybolacağız bu hafta açılışı yapılacak sergi ve lansmanı yapılacak kitapla. Başka bir gün, Sefarad Müziği belgeseli ile geçmişten gelen tınılarımıza bir yolculuk yapılacak.
***
Müze deyince, hele toplumsal bir müze deyince geçmişi düşünüyoruz çoğu zaman. Geçip de gidenleri, geçip de gitmek zorunda kalanları, geçip de gitmek zorunda bırakılanları, kaybolanları, yitenleri… Onlardan geriye kalanlar arasında bulup da sevgiyle, gözyaşıyla bazan nostaljiyle arşivleyebildiklerimizi… Bir eksilmenin dışa vurumu sanki ‘müzelik’ dediğimiz.
Oysa…
Somut ve somut olmayan kültürel mirası geleceğe aktarma hedefinde çalışmalar yapan Kültürel Mirası Koruma Derneğinin biri Edirne’nin, diğeri Turabdin’in risk altındaki mimari mirası konusunda gerçekleştirdikleri proje çalışmalarını kapsayan yeni kitaplarının tanıtımı için düzenlediği toplantıda buldum kendimi geçenlerde. Dernek yönetim kurulu üyesi Eva Şarlak’ın yaptığı konuşma içinde bir cümle özellikle dikkatimi çekti. Şöyle diyordu: “Yaşam sürekli bir devinim içindedir. Sadece varlığını yitirmekte olan toplumların değil bu coğrafyaya göç etmek zorunda kalan kültürlerin varlığını da korumak ve paylaşmak oldukça önemlidir.”
Hepsini kapsamak. Hepsini kucaklamak… Fark etmek, tanımak, sormak, anlamak… Çünkü anladıkça yakınlaşacaktı insan insana. Yakınlaştıkça da anlayacaktı gidenin olduğu kadar gelenin de kendisinin bir parçası olduğunu.
Kişisel müzemi düşünüyordum… Gündemimdeki etkinliklere oradan da toplumsal müzemize kaydım… Hayal ettikçe büyüyordu müzem… Burada dile gelmeyen daha nice eserler, düşünceler ve tabi ki sanatla… Kucakladıklarım ya da kucaklamayı henüz beceremediklerim de olacaktı benim kişisel müzemde. Ya siz sevgili okurum, sizin kişisel müzeniz neleri kapsayacaktı acaba?
Dalia Maya
Bu yazı Şalom Gazetesinin 6 Nisan 2022 sayısında Dalia Maya’nın İsimsiz isimli köşesinde yayınlanmıştır. İlgilenen için link: https://www.salom.com.tr/koseyazisi/121789/ya-bir-kisisel-muzeniz-olsaydi
Yorum yazılmamış.