Öylesine aynı… Öylesine benzer ki yaşam…Tüm farklılıkların ötesinde… Öylesine çok detay var ki yaşamın aynı olduğunu tek olduğunu, her insanın bir olduğunu görmeye bizi davet eden…
Öylesine güdümlemişiz ki kendimizi farklılıkları görmeye; ortak olana kör olmuş gözlerimiz.
Geçen gün 16 yaşındaki kızımla sohbet ediyoruz. Sohbetin konusu? Önemsiz. Bir noktada bana söylediği o söz. O anda önemsiz gelebilirdi belki. dikkatimi çekti yine de. “Düşünmüyoruz ki biz, anne. Kendimiz üretmiyoruz düşünceleri. düşündüğümüzü sandığımız her düşünce, her fikir bir başkasından aslında. bir yerlerden duyuyoruz, bir yerlerden alıyoruz, bazan harmanlıyoruz, bir şekilde uygun zamanda kendi düşüncemiz diye çıkartıyoruz ortaya”. Dikkatimi çekti, çünkü haklıydı. Haklı olmaktan öte, şaşırtmıştı beni. bu yaşında bu şekilde konuşmasını beklemediğim için şaşırmıştım kendime… Oysa biliyordum ki o doğduğu o yaz sabahından itibaren birlikte yarattığımız yaşamın her anında şaşırtmıştı, şaşırtacaktı beni. Benim ona öğrettiklerim kadar, belki de daha fazlasını öğretmişti, öğretecekti bana. Masallarda dediğimiz gibi, çocuklar sallıyorlardı analarının babalarının beşiklerini.
Derken, nihayet, sırası geldi, Eddi Anter’in Kumbara kitabını aldım elime. Kitabın başlarında bir yerde Eddi, ya da kahraman, adı sunulmamış henüz okura, ancak yaşının 16 olduğu belli, anlatıyordu: “Bir kısır döngünün içindeyim. Tüm aile, okul ve arkadaş öğretileri içinde düşünme özgürlüğüm var. Yani düşünmem sınırlı ve kısıtlı. İstediğimi düşünürüm demek hürriyetim ya da lüksüm yok. Desem de anlamsız çünkü düşünemiyorum. Aklıma gelen tüm fikirler bir başkasının. Benim değil”
Kalakaldım bu noktada.. İki gün önce kendi kızımın söylediği de tamı tamına aynı şey değil miydi? Birbirinden çok farklı yıllarda, farklı okullarda, farklı ailelerde, olasılıkla çok farklı şartlarda büyümekte olan iki insan… Yaşamlarının aynı yılında, aynı cümleleri kursunlar… ve bu iki cümle de birbirinden tamamen bağımsız iki yaşam anında aynı hafta içinde bana aksın. Neden uzakta arıyoruz ki? Mucize burada işte. Yaşam burada gerçekleşmekte. Ve her bir insanın bir diğeri ile aynı olduğu, aynı bütünün farklı işlevde parçası olduğu burada kanıtlanmakta. Detaylar ne derece farklı gözükse de gözümüze, özde her insanın aynı olduğu açığa çıkmakta, her an, yine, yeniden, bir yağmur damlası kadar saf, ve bir bebek gülümsemesi kadar gerçek…Yeter ki görmek istesin insan.
Dalia MAYA
23/10/2012
13:22
Yorum yazılmamış.