Geçmiş zaman, yaşanmış geçmiş, bitmiş. o an ne yaşanmışsa yaşanmış. Elbet her kişi o an bildiğinin en doğrusunu yapmış. Bazan bu en doğru mutluluk getirmiş, bazan (ve belki de sıklıkla) sıkıntı ile çözülmesi gereken dargınlıklar… Sıkıntı, evrenin büyüme potansiyelinin harekete geçmesidir. Sıkıntıdan öğrenir, deneyim yapar, içimizdeki potansiyeli kapasiteye çeviririz. Bugün hala dünkü gibi düşünüyorsak, dünden bu güne hiç bir ilerleme, gelişme kaydetmedik demektir. Öte yandan başta da dediğim gibi, geçmiş zaman geçmiş, yaşanmış, bitmiştir. Yaraları geviş getirir gibi, yine yeniden beynimizde yarattığımız sürece geçmişe takılı kalmışız demektir. Oysa ne biz o geçmişteki biziz. Ne geçmişte bıraktığımız kişi o eski aynı kişi. Nice sular geldi geçti bu köprünün altından. Bunu anladığımızda, olayın üstüne sünger çekmeden, ama geçmişin artık geçerli olmadığını anladığımızda, olay da anlamsızlaşır artık.
Dedim ya hangisi olacağını en iyi sen bilirsin. Benim tek bildiğim, yol yarayı deşmekten değil, sevgi ve şefkatte yaşamı paylaşmaktan geçer.Dalia MAYA
17/08/2013
07:58
Yorum yazılmamış.